Türkiye'de Apartman Kültürü ve Komşuluk İlişkileri

Why Do You Need to Buy a House in 2022?

Türkiye'de Apartman Kültürü ve Komşuluk İlişkileri

Osmanlı Devletinden Cumhuriyete miras kalan tarım ekonomisine dayalı toplum yapısı ağırlıklı olarak kırsal alanlarda yaşıyordu. Ancak 1950’lerde tarımda makineleşme sosyoekonomik politikalar ve özellikle 1948 Marshall Planı ile traktör sayısının Türkiye’de artması ve bu bağlamda tarımsal faaliyetlerde yaşanan yapısal değişimler milyonlarca nüfusun kırsal alanlardan kentlere doğru göç etmesiyle sonuçlandı. 1950’lerden itibaren hızlanan kentleşme süreciyle komşuluk yeni bir boyut kazanırken apartman kültürü günlük hayatın merkezine oturdu. Ancak Türkiye’de kentleşme hareketi batılı ülkelerde olduğu gibi sanayileşmeyle paralel bir şekilde yürümediği için göçlerle kentlerin etrafını saran gecekondu mahalleri oluştu. İstanbul gibi büyük kentler başta olmak üzere pek çok şehirde bulunan gecekondu mahallelerinde her gelen kendi kültürünü de getirdi böylece yakın komşuluk ilişkileri sürdürülürken son dönemde kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte bu ilişkiler zayıflamaya başladı. İşte Türkiye’de apartman kültürü ve komşuluk ilişkilerine dair bilinmesi gerekenler…  

Türk Toplumunda Komşuluk İlişkileri

Toplumumuzda komşuluk kavramını, komşuluğun niteliği ve önemini anlatan atasözleri üzerinden tanımlamak mümkün.  Yaygın olarak kullanılan “Ev alma komşu al” sözü evin niteliğinden çok evi aldıktan sonra mekânsal yakınlıktan doğan komşuluk ilişkilerinin niteliğinin önemli olduğunu vurguluyor. Bir diğeri ise, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü, insanın doğası gereği kendi kendine yetemeyeceğini ve dolayısıyla diğer insanlarla birlikte ilişki kurarak kendini ve ihtiyaçlarını karşılayabileceğini belirterek, komşuluk ilişkilerinin ve toplumsallığın önemini vurguluyor. Komşuluk ilişkilerini deyimler üzerinden tanımlamak da mümkündür. Örneğin; “komşu hatırı” deyimi ile komşu ilişkilerinde belirli bir saygı seviyesinin korunması gerektiği ifade ediliyor. Görece yakın olmayan bir yere sık sık gidip gelmek anlamına gelen “komşu kapısına çevirmek” sözüyle de komşuların birbirlerine sık sık giden kişiler oldukları ifade ediliyor.

Komşuluk ve Yardımlaşma

Türk toplumunda yardımlaşmanın komşuluk ilişkilerinde önemli bir unsur olduğu biliniyor. “Komşuda hasta varsa yardım etmek, komşu yalnızsa çorba pişirmek veya hasta yakınlarına haber vermek”, “düğün davet gibi hallerde gerekli eşyaları temin etmek ve hizmette bulunmak” ve “ölümlerde ve cenaze işlerinde teskin edici ve destekleyici olmak” gibi yardımlaşma bağlamındaki ritüellerde komşuluk kavramının bir parçası olarak kabul ediliyor. Komşu dedikodusuna katılmamak ve dedikoduyu engellemek, güzel kokulu yemek pişirilmiş ve kokusu komşulara kadar gittiği tahmin edilmişse yakın komşulardan başlayarak yemeğin bir kısmını paylaşmak, gibi ritüeller ise ahlaki bağlamda değerlendirilebilir. Ayrıca, uzun bir seyahate gidildiğinde evin anahtarını veya acil bir durumda çocuğu komşuya bırakmak gibi güven ve mahremiyet bağlamındaki ritüeller de komşuluk ilişkilerinde önemli bir rol oynuyor. Samimiyet, güven ve yardımlaşma boyutlarıyla bilinen komşuluk ilişkilerinin, köyden kente göçle apartman yaşamına geçildiğinde zayıfladığı görülürken, bugün çok yoğun göç alan kentlerde önceki yaşadıkları yerlerde aynı mekânı paylaşanların göç ettikleri yerde de aynı mahalle ve apartmanda bu ilişkiyi sürdürmeye çalıştıkları görülüyor.

Apartman Kültürü ve Komşuluk Bağlarının Zayıflaması

Apartmanlaşma süreci ve toplumsal değişmeyle birlikte komşuluk ilişkilerindeki ritüellere yenilerinin eklendiği görülüyor. Apartman toplantılarına ve giderlerine katılmak, apartman yönetiminin kurallarına uymak gibi mekânsal yakınlığın ve birlikteliğin zorunlu kıldığı ritüellerin yanında, apartmanda yaşayan diğer insanları rahatsız edici davranışlardan kaçınmak gibi toplumsallığın sonucu ortaya çıkan kurallar da bulunuyor. Ancak günümüzde apartmanlardaki yaşam, insanlar arasındaki ilişkileri farklı bir boyuta taşıyarak insanların birincil ilişkiler yerine ikincil ilişkileri tercih etmesine neden oluyor. Bu durum, insan ve komşuluk ilişkileri üzerinde hem olumsuz bir etki oluşturuyor hem de komşuluk bağlarını zayıflatıyor. Ayrıca, apartman yaşamının ortak sorumluluk ve mekânı paylaşma zorunluluğu bulunması apartman giderlerine katılım, gürültü vb. çeşitli sorunlara yol açıyor. Bu sorunlar, komşuluk bağlarını zayıflatıyor. Birlikte yaşama kültürünün yok denecek kadar az olması, apartman yaşamında sorun oluşturabiliyor. Pek çok kişi karşılaşırsa selam vermek dışında komşusunu tanımıyor, görmüyor, hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmuyor.

Günümüz Kentlerinde Komşuluk

Komşuluk, mekânsal yakınlığa bağlı, ahlaki, güven, mahremiyet, yardımlaşma gibi sosyo-psikolojik ve kültürel boyutları olan, toplumdan topluma değişmekle beraber kimi zaman da akrabadan daha önemli, bir toplumsal ilişki biçimi şeklinde değerlendirilebilir. Birbirinden farklılaşarak üç tür komşuluk ilişkisini olduğu görülüyor:  

Birinci tür komşuluk ilişkileri: Komşuların hem bireysel hem de ailece çok yoğun şekilde görüştükleri, samimi, sıcak ilişkilerin ve teklifsizce gidip gelmelerin yaşandığı modern zamanda azalan ama özlenen bir ilişki türüdür. Bu türde, dayanışma ve yardımlaşma çok üst düzeydedir. Örneğin; erişte, turşu ve salça gibi yiyecekler evde ya da bahçede komşuların yardımıyla hep birlikte hazırlanır. Bu tür komşuluk ilişkileri daha çok görece büyük kentlerdeki gecekondu bölgelerinde ve alt gelir gruplarının yaşadığı yerleşim yerlerinde görülür.

İkinci tür komşuluk ilişkisi: Yardımlaşma ağırlıklı ve sık görüşülen, arkadaşlık ve dostluk temelli bir ilişkidir. Bu tür komşuluk ilişkisinde komşular, ev dışında etkinliklere beraber katıldığından, zevk ve yaşam tarzları birbirine uyan kişilerden oluşur. Başka bir deyişle komşuluk, mekân temelli dostluk ve arkadaşlık ilişkisidir. Sosyoekonomik ve kültürel düzeyin uyuşması ilişkinin temelini oluşturur. İkinci tür komşuluk ilişkileri genellikle alt ve orta gelir gruplarının yaşadığı bölgelerde ve Türkiye’nin görece daha az gelişmiş bölgelerinde görülmekle birlikte, sosyoekonomik koşullardaki olumlu değişimler komşuluk ilişkilerinin zayıflamasına yol açmaktadır.

Üçüncü tür komşuluk ilişkisi: İstanbul gibi büyük kentlerde yaygınlaşan mesafeli komşuluk türüdür. Maddi ve manevi dayanışma ve yardımlaşma en alt düzeyde gerçekleşir. Apartman sakinleri, birbirleriyle selamlaşıp sohbet etse de mümkün olduğu kadar komşularla görüşmekten kaçınırlar. Bu tür komşulukta bireyin komşulardan beklentisi, özel yaşamı paylaşmaya dâhil olunmaması, ortak apartman yaşamında birbirlerine müdahaleden uzak durulması ve saygısızlık yapılmamasıdır. Bu nedenle en makbul komşu, mesafeli duran ve saygılı olan komşudur. Günlük hayatın koşuşturması içinde ev, dinlenilen aileyle vakit geçirilen bir mekâna dönüştüğü için komşularla görüşmek belli çıkarlara dayanmıyorsa gereksiz bulunur. Üçüncü tür komşuluk ilişkilerine ise daha çok orta ve üst gelir gruplarının yaşadığı bölgelerde rastlanmaktadır. Eğitim ve kültür seviyesinin artması ve sosyoekonomik koşullardaki değişim neticesinde bu tür komşuluk ilişkilerinde artış olduğu bilinen bir gerçektir.


Properties
1
Footer Contact Bar Image