Günümüzde İstanbul restoranları menüleri, malzemeleri, pişirme yöntemleri, tasarım ve mekânlarıyla bir taraftan İmparatorluk kültürünün oluşturduğu geleneğinin izini sürüyor. Ancak diğer yandan da modernleşmenin etkisiyle Batılı bir anlayışla servisten mekâna, yemek çeşitlerinden malzemelere kadar geleneği yeniden yorumluyor. Böylece özellikle İstanbul’da farklı mutfak ve kültürlerden alınan unsurların bir araya getirildiği bir yemek kültürü oluşuyor. İşte bu yeni yemek kültürünü oluşturan İstanbul’un En Sevilen Restoranları…
Mikla Restaurant
Mikla Restaurant, İstanbul'un Beyoğlu semtinde, Marmara Pera Hotel'in çatı katında bulunuyor. Türk ve İskandinav mutfağını çok iyi bilen ünlü şef Mehmet Gürs tarafından hizmete açılan mekân, yemek tutkunlarına adeta bir Michelin kalitesi sunuyor. İstanbul'daki çağdaş restoran tarzıyla “Dünyanın En İyi 100 Lokantası”ndan biri seçilen Mikla, Yeni Anadolu Mutfağı anlayışıyla Anadolu’nun yok olmaya yüz tutmuş lezzetlerini tüm dünyaya sunmayı hedefliyor. Bir antropolog yardımıyla Anadolu’nun ücra köşelerindeki köyleri dolaşarak lüks restoranlarda sunulan havalı yemekleri tercih etmeyenlere tarihi yemeğin aynısını oradan getirilen malzemelerle yapmaya çalışıyor.
Nicole Restaurant
İtalyan konsolosluğunun olduğu sokakta Tomtom Plaza Suite hotelin üst katında olan Nicole boğazı gören manzarası ile ziyaretçilerini büyülüyor. Misafiri özel hissettirme fikri üzerine kurulu restoranda sabit bir menü yok. Organik sebze ve meyve, taze deniz ürünleri, özenle seçilmiş mantar, etler ve peynirlerden oluşan tadım menüleri mevcut. Ünlü Türk Gurme Vedat Milör’ün “İstanbul’da en sevdiğim gastronomik lokanta” olarak tanımladığı Aylin Yazıcıoğlu’nun kurucusu olduğu ve şefliğini yaptığı Nicole restoran, dünyanın en iyi küresel restoranları listesinde yer alıyor.
Nusr-Et
Küresel bir marka olma yolunda ilerleyen Nusr-et, sosyal medya üzerinden meşhur salt bae, dirsekten tuz dökme hareketi ile tanınıyor. Sosyal medya fenomeni olmasının yanından Nusr-Et markasının arkasındaki isim ise yıllarca kasaplığın, etin ve pişirme tekniklerinin farklı türleri üzerine uzmanlaşan, bunun için Amerika, Japonya ve Arjantin gibi pek çok ülkeyi ziyaret eden Nusret Gökçe. Başta et, steak, dana bonfile ve kuzu olmak üzere etin hemen her kategorisinde uzmanlaşan Nusret Gökçe, etin seçiminden sunumuna kadar her süreçte yer alıyor. İstanbul’da Etilerde bulunan Nusr-Et, menüsünde ceviz, lokum kafes gibi kendi isimlendirdiği et çeşitlerini sunuyor.
Feriye Palace
Osmanlı döneminde padişahların ağırlanması için yapılan binalardan biri olan ve karakol olarak da kullanılan Feriye, 19. yüzyıl klasik Osmanlı mimarisinin nadir bir örneği sayılıyor. İstanbul Boğazı’nda hem tarihi hem modern yaşamı birleştiren mekân lokanta, fuaye, kafe ve rıhtım bölümünden oluşuyor. Geleneksel Türk ve Osmanlı Mutfağının güncelleştirilmiş sentezinin sunulduğu restoran seminerler ve özel yemek sunumları düzenliyor. Sahip olduğu manzara ve geniş mekânıyla kültür sanat, kongre ve toplantı etkinliklerine de ev sahipliği yapmasıyla öne çıkıyor. Yaz aylarında büyük terası 2.000 konuk ağırlayabiliyor.
Backyard Restaurant
Backyard, Beşiktaş ilçesinde boğaz manzarası yemyeşil bahçesiyle genellikle kahvaltı için tercih edilen bir mekân. Katolik rahibelerin kurduğu ve yetimhane olarak hizmet vermiş bir yer. Boğaz'a bakan yeşil bir tepenin üzerinde bulunan Backyard’ın kahvaltı mönüsünde organik Çayeli tereyağını ve Erzurum petek balını bulmak mümkün. En iyi tatlar için mevsimsel ve organik malzemeler kullanmaya özen gösterilirken bazı ürünler Backyard’ın küçük tarlalarında yetiştiriliyor.
Beyti Restaurant
Et yemekleri üzerine uzmanlaşan Beyti restoran modern mimari tarzda tasarlanmış yapısıyla Florya semtinde bulunuyor. Beyti Güler'e ait olan mekân aynı zamanda “Beyti” olarak bilinen Türkiye’de bir et yemeğine adını veren Beyti Güler’in şef olarak işlettiği restoran oluyor. Beyti, Osmanlı Türk sanatından esinlenmiş bir iç dekorasyona sahip on yemek salonunda ve üç terasta hizmet veriyor. Beyti Restaurant, Türkiye'de mükemmel etleri bulabileceğiniz, etin en iyi piştiği yer olarak isimlendirilen İstanbul’un en iyi restoranlarından biri.
Calipso Fish Restaurant
Küçükyalı sahil yolunda lezzet tutkunlarına farklı bir alternatif sunan balık üzerine kurulmuş Calipso Restaurant, başta Ege ve Akdeniz olmak üzere deniz mutfağının en gözde ürünlerini sergiliyor. Zengin çeşitleriyle dikkat çeken restoran 75 çeşit meze, 25 çeşit ara sıcak ve bir o kadar da balık çeşidiyle farklı damaklara hitap ediyor. Restoranda kullanılan yeşillikler organik tarımla elde ediliyor. Calipso’da geleneksel pişirme usullerinin dışında taş fırın gibi çeşitli pişirme yöntemleri kullanılıyor.
Banyan Restaurant
Ortaköy Meydanı, Boğaz köprüsü ve boğaz gören manzarasıyla müşterilerini cezbeden Uzakdoğu öğeleri ağırlıklı mönüsünde genellikle Thai yemekleri bulunuyor. Uzakdoğu’nun egzotik lezzetlerini sunan mekân, dekorasyonda ağırlıklı olarak ahşap oymalar ve bambu gibi öğeler kullanıyor. Geçmişte, “En İyi Etnik Restoran” “En Sağlıklı Mönü” “En İyi Füzyon Mutfağı” gibi pek çok ödül de almış.
Asitane Restaurant
Osmanlı Saray Mutfağı ve geleneksel mutfak kültür mirasını korumaya yönelik çalışmalar yapan Asitane Restaurant, Edirnekapı’daki Kariye Müzesi’nin hemen yanında, restore edilmiş bir Osmanlı konağının bahçe katında bulunuyor. Mönüsü oluşturulurken akademik çalışmayla Osmanlı döneminde yemek ve mutfak hakkında kaleme alınan kitaplar, ziyaretçi defterleri, şenliklerde sunulan yiyeceklere dair anlatılardan faydalanılmış. Son dönemde yalnızca Türkiye’de değil çevre ülkelerde de oldukça popüler olan Muhteşem Yüzyıl dizisine de yemek danışmanlığı yapmış.
Rumelihisarı İskele Restaurant
Sarıyer’de Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait eski Rumelihisarı Vapur İskelesi binası Rumeli Hisarı İskele balık lokantası olarak işletiliyor. Boğaz manzarasıyla konuklarını karşılayan bu mekân iyi eğitilmiş garsonları, dünya standartlarında mezeleri, kabuklu deniz ürünleri ve taze balık çeşitleriyle dikkat çekiyor. Taze mevsim balıklarının yanı sıra patlıcan salatası, mezeleri, kızarmış midye gibi damat zevkinize uygun pek çok tadı da deneyimleyebilirsiniz.
Leb-i derya Restaurant
Boğaz'ın en güzel manzaralarından birini önünüze seren Leb-i derya Anadolu mutfağından esinlenerek meyhane teması üzerine gelenekle moderni harmanlayarak “Yeni Nesil Meyhane” kültürünü geliştirmeyi amaçlıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzyıllarca kültürlerarası etkileşimle gelen lezzet mozaiğini günümüz sofralarına şık ve sade bir sunumla yansıtan Leb-i Derya, aynı zamanda dünyanın en iyi teras restoranlarından biri olarak kabul gören görüyor.
360 İstanbul Restaurant
360 derece nefes kesici bir manzaraya sahip bir mekân, Taksim’de Tarihi Mısır Apartmanı’nın terasında bulunuyor. Uluslararası ikon haline gelen panoramik manzarasında mutfak, tasarım, eğlence ve atmosferi birleştirmeye çalışıyor. Yurtdışından ünlü sanatçılar ve DJ'leri konuk eden mekan, canlı performans ile akşam yemeği eşliğinde müşterilerini ağırlıyor. 360 İstanbul Restaurant, ambiyans olarak yarı lokanta, yarı gece kulübü atmosferi taşıyor.
Peninsula Restaurant
Karaköy teras katta bulunan Peninsula Restaurant Boğaz’ı, Tarihi Yarımada’yı, Galata Kulesi’ni, Kız Kulesi’ni görebileceğiniz muhteşem bir manzara sunuyor. Bu özelliğiyle Tripadvisor’a göre dünyanın en iyi 10 teras restoranı arasında yer alıyor. Menüsünde hem et hem de balık seçenekleri bulunduran mekân vejetaryen dostu, helal, glütensiz seçenekler de barındırıyor. 150 kişilik açık mekânı, güler yüzlü, ilgili personeliyle özel davetler ve iş yemekleri için ayrıcalıklı bir yere sahip.
Lacivert Restaurant
Gün ortasında, gün batımında ve özel zamanlarda Akdeniz mutfağının seçkin lezzetlerini ve İstanbul boğazının romantik manzaralarından birine ev sahipliği yapan Lacivert Restoran, Şef Hüseyin Ceylan tarafından geleneksel ve modern zamanı harmanlayan, Türk mutfağının en güzel Akdeniz yemeklerini ziyaretçilerine sunan bir yer olarak organik ürünleri kullanmasıyla ön plana çıkıyor. Geleneksel Osmanlı şerbetlerinin de sunulduğu mekân, sahip olduğu özel lezzetlerin her birinin ayrı ayrı organik sertifikaya sahip olmasıyla biliniyor.
